3 Mayıs 2018 Perşembe

İSTANBUL

İstanbul Dünya’nın en özel ve güzel şehirlerinden biri. Yerli ve yabancı tüm turistleri ziyaretlerinde büyüleyen bu şehir, yüzyıllar boyunca hep gözde şehir olmayı başarmış bir şekilde.
Yüzlerce yıl farklı kültürleri, dinleri, insanları konuk eden bu şehir madem çok güzel İstanbul’u büyüleyici, harika, eşsiz yapan 10 özelliğini öğrenmeye hazır mısınız?



1. Dünya’nın iki kıtayı birbirine bağlayan tek şehridir. Asya ve Avrupa kıtaları bu güzel şehrin içinden bakar birbirlerine, en güzel yüzleriyle.

2. 300 Bin yıllık Tarihi Mirasa sahiptir. Tarihte hep gözde şehir olmayı başarmıştır. İstanbul’da yaşayan her kültür izlerini bırakıp gittikçe birikenler İstanbul’u her geçen gün daha değerli kılmıştır.

3. Şehrin her yerinden Ezan sesi duyulabilir. İstanbul’da en uzun süre ve en son hüküm süren İslam dinine özgü eserlerin başında İstanbul’un camileri gelmektedir. Bu camiler günde 5 kez şehri çınlatan ezan sesi İstanbul’da yerli yabancı herkesin tüylerini ürpertmeye yetiyor.

6. Efsanevi Mimarisi, Şehir Simgeleri ile eşsizdir. Kız Kulesi, Sultanahmet, Galata Kulesi gibi eşsiz yapıtları ile tek olmayı başarabilen bir şehir İstanbul.










Yerden, çatısının ucuna kadar olan yüksekliği 69,90 metredir. Duvar kalınlığı 3.75 m, iç çapı 8.95 m, dış çapı da 16.45 metredir. Yapılan statik hesaplamalara göre ağırlığı yaklaşık 10.000 ton, kalın gövdesi işlenmemiş moloz taşındandır.
Derinliğinde bulunan çukurların altındaki kanalda birçok kafatası ve kemik bulunmuştur. Orta boşluğun bodrumu zindan olarak kullanılmıştır. Kulenin tarihinde bazı intihar olayları kayıtlara geçmiştir. 1876 tarihinde, bir Avusturyalı, nöbetçilerin dalgınlığından faydalanıp kendini kuleden aşağı atmıştır. 6 Haziran 1973 günü ise ünlü şair Ümit Yaşar Oğuzcan’ın 15 yaşındaki oğlu Vedat kuleden atlayarak intihar etmiştir. Oğuzcan bunun üzerine Galata Kulesi adlı şiiri yazmıştır. Bununla beraber Galata Kulesi konulu en uzun şiir 2009 yılında Aydın Meriç tarafından yazılmıştır, 2011 yılında Sone Yayınlarından yayımlanmıştır.


GAZİANTEP

Zeugma Mozaik Müzesi

Köklü bir tarihe tanıklık eden Gaziantep, bir hafta sonunuzu değerlendirebileceğiniz yada uzun bir tatil 
planı yapabileceğiniz şehirlerin ilk sıralarında yer alır. Gaziantep'te tarihin her döneminden izler görebilecek ve bunların yanı sıra doğal güzelliklerine de şahit olacaksınız. 

Şehrin turistler tarafından en çok ziyaret edilen yerlerden biri olan Zeugma Mozaik Müzesi'dir. Dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak bilinir ve 2011 yılında ziyarete açılmıştır. Müzedeki mozaikler 13 renk armonisinden oluşur. Zeugma Antik Kenti'nde bulunan mozaikler müzeye getirilmiştir ve ismini de bu antik kentten almıştır. Şehitkamil'deki Zeugma Mozaik Müzesi'nin en dikkat çeken parçalarından biri çingene kızı mozaiğidir. Pazartesi günleri hariç her gün açıktır ve Zeugma Mozaik Müzesi'ni Müzekart'ınızla ücretsiz ziyaret edebilirsiniz. 

Müzeye yapacağınız ziyaretin ardından; Hızır Yaylası'nı, Bakırcılar Çarşısı'nı, Zincirli Bedesten'i Bayazhan Kent Müzesi'ni, Mitras Tapınağı'nı, Dülük Antik Kenti'ni ve Gaziantep Kalesi'ni de gezeceğiniz yerlere dahil edebilirsiniz.


Emine Göğüş Mutfak Müzesi

Türkiye'de mutfak kültürünü anlatan ilk müze konumundaki Emine Göğüş Mutfak Müzesi, Gaziantep'in yöresel yemeklerini gelecek nesillere de aktarılması adına açılmıştır. Müzenin bulunduğu bina 1905 yılında yapılmış olup; Şahinbey ilçesinde bulunmaktadır. 

O dönemde Kathüaczade Göğüş İbrahim Efendi Konağı olarak bilinen yapı, 2005 yılında belediyeye tahsis edilmiş olur 2007 yılında müze olarak hizmete açılmıştır. Şimdiki ismiyle Emine Göğüş Mutfak Müzesi'nde Gaziantep mutfak kültürü anlatılmaktadır. Yuvalama yemeğinin yapılması, kış aylarında tandır başında sucuk, ceviz yenmesi anlatılmıştır ve bunun yanı sıra müzede Gaziantep'in sofra düzeni de yansıtılmıştır. Gaziantep tatilinizde Emine Göğüş Mutfak Müzesi gezi duraklarınızdan biri olabilir. Bu arada müze Gaziantep Kalesi'nin güneyinde kalmaktadır. Emine Göğüş Mutfak Müzesi'ni ziyaret ettikten sonra Zincirli Bedesten'i, Ömer Ersoy Kültür Merkezi'ni ve Bakırcılar Çarşısı'nı gezmeyi de sakın unutmayın.

Ömer Ersoy Kültür Merkezi

Gaziantep'in gezilecek yerlerinden olan, aynı zamanda tarihi bir yapı olan Aziz Bedros Kilisesi, restore edilerek kültür merkezi olarak hizmete açılmıştır. Şehrin ortasında olsa da uzun yıllar gizli kalmıştır bu yapı ve 1723 yılında inşa edilmiştir. Bir iplik fabrikasının içerisinde bulunan bu kilise, mülk sahibinden satın alınarak Ömer Ersoy Kültür Merkezi olarak düzenlenmiştir. 

Sanat ve kültür alanında hizmet veren bu yapı, aynı zamanda müze olarak da hizmet vermektedir. Ömer Ersoy Kültür Merkezi, Gaziantep'in tarihini gözler önüne sermekle birlikte kültür ve sanata ilgi duyanların ortak buluşma alanlarından biridir. Gaziantep tatilinizde gezmenizi önerdiğimiz Ömer Ersoy Kültür Merkezi'nin ardından Emine Göğüş Mutfak Müzesi'ni, Bakırcılar Çarşısı'nı, Tarihi Millet Hanı'nı ve Zeugma Mozaik Müzesi'ni ziyaret edebilirsiniz.

Rumkale

Bir dönem Gaziantep'in mi yoksa Şanlıurfa'nın olduğu konusunda fikir ayrılığı yaşanan Rumkale, günümüzde Antep'in tarihi kalıntısı olarak kabul edilmiştir. 

Yavuzeli ilçesine bağlı olan Kasaba Köyü'ne yakın bir konumda bulunan Rumkale, il merkezine 62 kilometrelik bir uzaklığa sahiptir. Yapıldığı ilk dönemlerden bu yana Kal-at el, Kale-i Zerrin gibi isimlerle anılmıştır. Rumkale, Fırat Nehri ve Merzimen kıyılarında yükselen bir sarp kayalık üzerinde bulunmakta. Üç tarafı baraj sularıyla çevrili olan Rumkale'nin yedi burcu ve iki girişi var.

Doğayla uyumlu bir mimariye sahip olan kaleye Halfeti'den kalkan teknelerle ulaşılabilmekte… Yani ister Gaziantep'te ister Urfa'da olun, bu doğayla bütünleşmiş tarihi yapıtı mutlaka ziyaret edin.

Tarihi Millet Hanı

1562 yılında Sadrazam Lala Mustafa Paşa'nın Gaziantep'te vazifesi sırasında yaptırmış olduğu Millet Hanı, ilk yapıldığı dönemlerde Bedesten-i Atık olarak inşa edilmişse de sonraki yıllarda eklenen ilavelerle günümüzdeki görüntüsünü kazanmıştır. 

Gaziantep'e gidecekseniz Tarihi Millet Hanı'nı mutlaka görmelisiniz. Heybetli mimarisinde herkesi misafir eden Millet Hanı, tipik bir Osmanlı kervansarayı özelliği taşır. Kentin tarihine tanıklık eden Tarihi Millet Hanı'nda hem dinlenecek masalar bulacaksınız hem de gezmek için bolca vakit… 2003 yılında büyük bir restorasyon döneminden geçip turizme kazandırılan han, günümüzde şehrin en çok merak edilen noktaları arasındadır. 

Hanın 300 metre ilerisinde Gaziantep Kalesi vardır. Millet Hanı'nı ziyaret ettikten sonra kaleyi de kolaylıkla ziyaret edebilirsiniz. Sonrasında; Zincirli BedestenBakırcılar ÇarşısıZeugma Mozaik Müzesi ve Bayazhan Kent Müzesi gezi duraklarınızı oluşturacak noktalar arasında olabilir.

İZMİR

Selçuk Kalesi

Efes'in ilk yerleşim alanının üstünde konumlanmış olan Selçuk Kalesi, İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunmaktadır ve yoğun bir ziyaretçisi vardır. 

Burada görülen sur duvarları Bizans, Osmanlı ve Aydınoğulları dönemlerine aittir. Duvarların yapımında ise tuğla, taş ve harç kullanılmış ve bunun yanı sıra 15 kule ile desteklenmiştir. Sur duvarlarının iç kısmında çıkışı sağlamak amaçlı merdivenler bulunur. 

Selçuk Kalesi'nin içinde çeşitli büyüklükte sarnıçlar, taş döşemeli dar sokakları ve bir cami vardır. En yüksek tepesinde ise bir kilise kalıntısı sizi karşılayacak. İzmir'in bu görkemli kalesini görenler her fırsatta tekrar gelip ziyaret ediyor. Siz de Selçuk Kalesi'ni ziyaret ederek hem güzel bir gün yaşamanın keyfini çıkarın hem her anınızı fotoğraflayın hem de doyulmaz manzarasını seyre dalın. Belevi Mozolesi'ni, Ödemiş Müzesi'ni, İnkaya Mağarası'nı ve İzmir Doğal Yaşam Parkı'nı ziyaret etmeyi de sakın unutmayın.
İzmir Saat Kulesi, 1901’de Sultan Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yıldönümü için Sadrazam Küçük Sait Paşa tarafından yaptırılıyor. Birçok tarihi olaya tanıklık eden bu zarif yapı, adeta bir inci gibi Konak Meydanı‘nı süsleyerek İzmir’in sembolü haline geliyor. İzmirlilerin en önemli buluşma noktalarından biri haline gelen Konak Saat Kulesi, kente gelenlerin de önünde mutlaka fotoğraf çektirmek isteyecekleri sembollerden.
AsansörMithatpaşa Caddesi ile Halil Rıfat Paşa semti arasındaki yükselti farkından dolayı, ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla 1907’de Musevi iş adamı Nesim Levi tarafından yapılıyor. Şimdilerde terasındaki kafe ve restoranıyla, enfes körfez manzarasını görmek isteyen ziyaretçilerin vazgeçilmezleri arasında gösteriliyor. Ayrıca Asansör’ün Mithatpaşa girişinde yer alan Dario Moreno Sokağı eski İzmir evleri ile dikkat çekiyor.
Agora, İzmir’in Namazgah semtinde bulunan ve görünümüyle Roma dönemine ait olduğu düşünülen antik yerlerden biri. İzmir Agorası’nın ticari olmaktan çok devlet agorası olarak kullanıldığı bilinenler arasında. Osmanlı döneminde mezarlık ve namazgah olarak kullanılan mekanda yapılan kazı çalışmaları sonucu, buranın bilinen en büyük Agora olduğu ortaya çıkıyor.
Pasaport İskelesi, yapımına 1867’de başlanan ve ancak 1884’te tamamlanabilen iskele ve gümrük binasını bir arada barındırıyor. Yapımının bu kadar uzun sürmesinin nedenleri arasında 1922 İzmir Yangını’nda zarar gören yolcu salonunun yeniden inşa edilmesi de bulunuyor. İzmir’deki en güzel gün batımının izlenebileceği noktalardan biri olan Pasaport İskelesi, günümüzde Körfez vapurlarının yanaştığı, önemli bir yolcu potansiyeline sahip iskeleler arasında bulunuyor.

Cumhuriyet Meydanı

Pasaport Vapur İskelesi’nin yanı başında bulunan Cumhuriyet Meydanı, İzmir’in tüm resmi kutlama ve organizasyonlarının yapıldığı tek ve en eski meydan. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” komutunu simgeleyen ve 1933’te İtalyan heykeltıraş Pietro Canunica tarafından yapılan anıt, bugün kentin de en önemli simgeleri arasında yer alıyor.
İzmir Atatürk Müzesi, 1875-1880 yılları arasında konut olarak yapılsa da 1927’de belediye tarafından Mustafa Kemal Atatürk’e armağan ediliyor. Bina, Atatürk’ün İzmir’e geldiğinde kaldığı ve çalışmalarını sürdürdüğü evi haline geliyor. Alsancak 1. Kordon’da bulunan ve 1941’de müzeye dönüştürülen mekan, bembeyaz dış cephesiyle görenleri kendine hayran bırakıyor.
Kültür ve Turizm Müdürlüğü binası, 1891’den beri birçok farklı amaçlar için kullanılan yerlerden biri. 1919’a kadar İzmir Ticaret Borsası’nın etkinlik gösterdiği mekan, işgalden sonra 1921’de Yunan Milli Bankası kullanımına ayrılıyor. 1922’den sonra İzmir Merkez Postanesi ve Paket Postanesi’ne dönüştürülen yapı, günümüzde İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü hizmet binası olarak kullanılıyor. Bina Pasaport ile Konak Pier arasında yer alıyor.
İzmir Arkeoloji Müzesi, İzmir çevresindeki ören yerlerinde yapılan kazılardan elde edilen birçok arkeolojik kalıntının sergilendiği en önemli yerlerden biri. Üç katlı müzenin orta (giriş) katında bulunan muhteşem mermer eserlere ziyaretçileri büyülüyor. Ayrıca Hazine Salonu’nda ArkaikHelenistikRoma ve Bizans dönemlerine ait altın, gümüş ve birbirinden güzel değerli taşlardan yapılan süs eşyaları, cam eşyalar ve sikkeler meraklılarını bekliyor. Müze, Konak Bahri Baba Parkı ile Varyant’ın girişinde yer alıyor.
Etnografya Müzesi, Arkeoloji Müzesi’ne bitişik bir bina olarak 19. yy’da neoklasik tarzda inşa ediliyor. 1831’de hastane olarak kullanılan bina, 1845’te Fransızlar tarafından fakir Hristiyan aileler için bir bakımevine dönüştürülüyor. 1988’de müze olarak kullanılmaya başlanan bu yerde, birçok etnografik eserlerin yanı sıra, yok olmaya yüz tutmuş mesleki sanatlar da tanıtılıyor. Konak Tüneli‘nin girişinde Varyant‘ın yanı başında bulunan müze, mimarisi ile de dikkat çekiyor.
Kemeraltı Çarşısı, yüzyıllardır İzmir’in en canlı alışveriş mekanı olarak biliniyor. Her köşesinin buram buram tarih koktuğu çarşı, oldukça geniş bir alanı kaplıyor. İlk yapıldığı zamanlarda kısmen tonozlu, kiremit örtülü yan sokakları ve arastalarıyla adeta bir kapalı çarşı görümünde olan çarşı, adını da bu özelliğinden alıyor. Konak’ta bulunan, yaklaşık 15,000 küçüklü büyüklü dükkanlarıyla Kemeraltı, geleneksel Türk sanatlarından, modern eşyalara, halı ve kilimden, deri ürünlere her türlü farklı ihtiyacın sağlandığı, ziyaretçilerine en geniş yelpazeyi sunan İzmir’in yegane çarşısı.
Kemeraltı Camii, Yusuf Çavuşzade Ahmet Ağa tarafından 1671’de yaptırılıyor. İzmir’deki eserlerin en önemlilerinden biri olan camii günümüzde dükkanlar ve yapılar arasında sıkışmış durumda. İbadet mekanı tek kubbeli ve kübik olan caminin alçı süslemeleri dikkatleri üzerinde topluyor. Buranın etrafında ayrıca medrese, kütüphane ve sebil de bulunuyor.

MERSİN

Köşekbükü Mağarası

Mersin’de Anamur’da bulunur Köşekbükü Mağarası. Ovabaşı Köyü sınırlarında olan Köşekbükü Mağarası hem turistik bir gezi alanıdır hem de sağlık açısından ziyaretçi sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Mağaranın astıma iyi geldiği bilinmektedir. Mersin tatilinizde Köşekbükü Mağarası yakınındaki otellerin birinde konaklayarak bu 20.000 yıllık mağarayı kolaylıkla gezebilirsiniz.

Anamur Çayı

Dragon Çayı üzerinde bulunan Dibek mevkisindeki mesire yerlerinde buz gibi suya girebilir, balık avlayabilir, tutamazsanız bile oradaki restorantlarda alabalık yiyebilirsiniz.

Mamure Kalesi

Mamure Kalesi Türkiye’nin güneyinde, Mersin’in Anamur ilçesinde kıyı boyu uzanan bir Orta Çağ kalesi. İçerisinde Restorant çalışmaları başlamıştır ve Kısa sürede Ziyaretçilerine hizmet sunacaktır.

Ilısu Şelalesi

Yüksek debili bir suya sahip olup 70 metre yükseklikten dökülerek inanılmaz bir görüntü oluşturur. Mersin’in Gülnar ilçesinde bulunan Ilısu Şelalesi aynı zamanda yazın bunaltıcı sıcaklarından kaçıp yanına gelenleri serin havasında keyiflendiriyor. Bir şey daha vardır ki bu manzara fotoğraf karelerinde her ziyaretçisi tarafından ölümsüzleştirilmiştir. Sadece suların seslerini duymak bile ruhunuzu dinlendirmek için yetecektir; fakat bununla yetinmeyerek merakla çevreyi keşfetmeye başlarken bulacaksınız kendinizi.

Yerköprü Şelalesi

Mut-Gülnar- Ermenek Üçgeninde Yer Alan, Bir Doğa Harikası Olan Yerköprü Şelalesi, Mut-Ermenek Güzergahından 5 Km. Kadar Gidildikten Sonra Şelaleye Gelinir. Toros Dağlarının Derinliklerinde Yer Alan Ve Milli Parklar Kanunu Çerçevesinde Tabiat Anıtı Kapsamına Alınan Ender Güzellikteki Şelale, Adeta Saklı Bir Cenneti Andırıyor.

Zeyne Türbesi

Büyük bir bahçe içerisinde bulunan Zeyne Türbesi, Mersin’in Mut ilçesine bağlı olan Zeyne Kasabası’nda bulunmaktadır. Mersin’e özel aracınızla seyahat edecekseniz eğer hem Zeyne Türbesi’ni hem de Hazreti Mikdat Camii’ni ve Donuktaş Anıtı’nı kolaylıkla ziyaret etme fırsatını yakalayabilirsiniz.

Dağpazarı Kilisesi

Dağpazarı Kilisesi Mersin’e tatil için gelen turistler tarafından ziyaret edilmektedir. Dilerseniz siz de tatilinize bu kiliseyi dahil edebilirsiniz. Kilise, özellikle tarih severlerin dikkatini çekmektedir.

Olba Antik Kenti

Mersin tarihi kalıntılarıyla, doğal güzellikleriyle ve tarihi kalıntılarıyla en çok tercih edilen tatil ve gezi bölgelerinden biridir. Eğer Mersin’e bir seyahat düşünüyorsanız önce Mersin’in gezilecek yerlerinin bir listesini oluşturmalısınız. Gezi listenize; Silifke Kalesi, Gözne Kalesi, Limonlu Çayı, Anamur Çayı, Mamure Kalesi, Mezgit Kalesi, Uzuncaburç Kalıntıları ve Ilısu Şelalesi’ni ekleyebilirsiniz.

Mersin Silifke’nin Türkmenuşağı Köyü’nde bulunan Mezgit Kalesi, aslında bir kale değil Korkusuz Kral olarak bilinen bir Kralın anıt mezarıdır. Silifke gezi listenize ekleyeceğiniz Mezgit Kalesi, günümüze kale gibi salam geldiği için kale olarak isimlendirdiği bilinmektedir.

Limonlu Çayı

Aksıfat ve Eldilek derelerinin birleşiminden doğar Limonlu Çayı. Mersin-Erdemli’de gizlenmiş olan Limonlu Çayı çevresindeki otellerin veya pansiyonların birinde konaklayarak unutamayacağınız bir yolculuğa başlayabilirsiniz.
Geziniz sırasında Limonlu Çayı’nda yemek yiyip doğayı dinleyeceğiniz tesislerde bulunuyor. Çayın uzunluğu 130 kilometreyi bulur. Doğanın içinde muhteşem bir alanda kendini gösteren Limonlu Çayı’na Uzuncaburç yönünden gidip Kızılgeçit Köyü’nden kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

ANKARA

Anıtkabir

Yapımına 1944 yılında başlanan Anıtkabir, 9 yıllık bir sürenin ardandan tamamlanmıştır. Takribi ağırlığı 150 bin ton olan kabir Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kabri için yapılmıştır. Anıtkabir'in nereye yapılması konusunda ilk öneriyi Aydın Milletvekili Mithat Aydın sunmuştur. Daha önce düşünülen Ankara Kalesi, Altındağ ve Gazi Orman Çiftliği alanları Aydın'ın önerisi karşısında elenmiştir. O dönemler Rasattepe olarak anılan Anıttepe‘yi gören Etnografya Müzesi Komisyonu kesin olarak burada karar kılmıştır. 

Atatürk, Türk halkına gömüleceği yer hakkında bir vasiyette bulunmamıştır. Fakat ölümünden yıllar önce Rasattepe'yi gördüğünde “'Bu tepe ne güzel bir anıt yeri”' demiştir. Bugün ise bu söylenmiş olan sözler gerçeğe yansıtılmış ve Atatürk'ün anıt mezarı olmuştur. 1941 yılında Anıtkabir projesi yarışması düzenlenince birçok ülkeden 49 proje yarışmaya katılmıştır. Almanya, İtalya, İsviçre, Çekoslovakya bu ülkeler arasında yer almıştır. Fakat proje yarışmasını Prof. Emin Onat ve Doç. Orhan Arda'nın projesi seçilmiştir. 

Türkiye'nin kalbinin attığı yer olan Anıtkabir Ankara'da bulunmaktadır ve yılın her günü ziyarete açıktır. Büyük Önder'imizi ziyaret etmeye gelen yabancı turistler de oldukça fazladır. Dünya çapında tanınan bir lider olan Mustafa Kemal Atatürk'ün anıt mezarı milli bayramlarda çiçeklerle ve çelenklerle süslenerek anılır. Önemli bir anıt mezar olmayı sonsuza dek sürdürecek olan Anıtkabir'i, ömrünüzün sonuna dek istediğiniz kadar ziyarete gidebilirsiniz. Bu arada Ankara'daki Müze Köşk'te bulunan Atatürk'ün kişisel eşyalarına şahit olabilirsiniz.

Harikalar Diyarı Parkı

Harikalar Diyarı Parkı, ülkemizin başkenti Ankara'nın sahip olduğu sosyal ve külterel alanlardan sadece biridir. Ankara Harikalar Diyarı Parkı, Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük temalı parkı olarak değerlendirilmektedir. Parkın adından da anlaşılacağı gibi Alice Harikalar Diyarı adlı kitaptaki birçok karakterle burada tanışabilirsiniz. Muazzam güzelliklerle dolu bu harikalar diyarı şehirin huzur dolu noktası olarak Ankaralıların vakit geçirmeyi en çok sevdiği yerlerden. 

Başkent Ankara düzenli bir şehir olmasının yanı sıra sakin insanları, sessiz ve huzurlu atmosferiyle bilinmektedir. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kabrinin bulunduğu Anıtkabir'le birlikte başkentte gezilip keşfedilmesi gereken birçok yer vardır. Harikalar Diyarı Parkı'da bu noktalardan sadece biridir. 

Şehrin nefes alan noktalarını arttırmak için Ankara Büyükşehir Belediye Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı tarafınca yapımı üstlenilen ve hayata geçirilen Harikalar Diyarı Parkı'na, başkentin Sincan ilçesi ev sahipliği yapmaktadır. Parkta gezerken kendinizi kitabın bir karakteriymiş gibi hissedeceğiniz park 2004 yılında açılmıştır. Avrupa'nın en büyük kentsel parklarından biri olan Harikalar Diyarı Parkı, 1 milyon 320 bin metrekarelik bir alana yayılmış durumdadır. 

Park adını Harikalar Diyarı kitabından almış olsa da parktaki karakterler sadece bu kitaptakilerle sınır değildir. Bilinen birçok dünya klasiklerinde yer alan kahramanlara da parkın içerisinde yer verilmiştir. Böylece park ziyaretçilerine masal kahramanlarının dünyalarında bir gün geçirme fırsatı sunmaktadır. 

Parkın çevresinde hizmet veren lokantalarda damak tadınızı şenlendirebilir ve bu sırada da dinlenebilirsiniz. Burası; piknik alanlarıyla, sergi, sinema, tiyatro salonları gibi kültürel alanlarıyla, basketbol, futbol, voleybol gibi spor alanlarıyla, yeşil alanlarıyla 7'den 77'ye herkese hitap etmektedir.

Devler, cüceler, cadılar ve prenseslerden oluşan bu harika parkın içerisinde bir adet yapay gölet ve büyük, yeşillik bir alan da vardır. Harikalar Diyarı Parkı, çocuklarınız için harika bir karne hediyesi olabilecek nitelikte. Böylelikle hem çocuklar eğlencenin doruklarına varır hem de siz çocukluğunuza yolculuk yaparsınız.

Malıköy Tren İstasyonu Müzesi

Ankara-Polatlı'da bulunan Malıköy Tren İstasyonu Müzesi, geniş kapsamlı bir gezi mekanıdır. 

Müze, 2008 yılında Ulaştırma Bakanlığı, TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Genelkurmay Başkanlığı'nın iş birliği ile açılmıştır. 

Malıköy Tren İstasyonu'nun Kurtuluş Savaşı döneminde önemli bir rolü vardır. Müzede 5.713 şehit adına Mehmetçik anıtı, Sakarya Meydan Savaşı Panorama Müzesi, 1897 yapımı lokomotif, o dönemlerdeki uçakların aslına uygun yapılan uçak bölümleri bulunmakta. Aynı zamanda Kurtuluş Savaşı'nda kullanılan demiryolu malzemeleri de müzenin sergilenen parçaları arasında. 

Çok kapsamlı bir gezi alanı olan Malıköy Tren İstasyonu Müzesi'ni gezmek için birkaç saatinizi ayırabilirsiniz. Müze her gün gezilebilmekte olup, ziyaretler 09:00 - 17:00 saatleri arasında yapılmaktadır.

7. Cadde

7. Cadde, Ankara'nın en işlek caddelerinden biri. Aşkabat Caddesi olarak da bilinen 7. Cadde, Ankara'nın Bahçelievler semtinde yer alıyor. 

Ankara'da oldukça popüler bir cadde olan 7. Cadde, özellikle öğrencilerin uğrak noktalarından biri. Mağaza ve restoranların oldukça yoğun olması nedeniyle İstanbul'daki Bağdat Caddesi ile kıyaslandığı söylenebilir. 

7. Cadde birçok mağazayı bünyesinde barındırdığından, alışveriş için fazlasıyla tercih ediliyor. Bahar aylarında yemyeşil bir görünüme bürünen 7. Cadde, uzun ve keyifli vakitler geçirebileceğiniz restoran ve kafeleriyle de dikkat çekiyor. Ancak trafik yoğunluğun bir hayli fazla olduğunu söyleyebiliriz. Hatta bir dönem 7. Cadde'nin trafiğe kapatılması konusu bile gündeme gelmişti. 

Eğer yolunuz Ankara'ya düşerse, 7. Cadde'yi de görmenizi tavsiye ediyoruz. Şimdiden keyifli bir tatil geçirmenizi dileriz.

Kırmızı Ebe Türbesi

Anadolu isminin nereden geldiğini biliyor musunuz? O halde bu yazımızda sizlere hem Anadolu isminin hikayesini anlatalım hem de gezilecek bir noktadan bahsetmiş olalım. 

Ankara'nın Kızılcahamam ilçesine bağlı Taşlıca Köyü'ndeki bir türbede başlar hikaye. Bu türbede Kırmızı Ebe adında bir evliya yatar. Anadolu Selçuklu devleti döneminde yaşamıştır Kırmızı Ebe. Sultan Alaaddin Keykubat Başköy Kalesi'ni fethe giderken Taşlıca Köyü'nde mola verir. O sırada Kırmızı Ebe oğlu Oruç Gazi'yle birlikte askerleri konuk edip ayran ikramında bulunur. Kırmızı Ebe bir taş oluktan döktüğü ayrandan tüm askerlerin içerek kaplarını doldurmasını söyler. Askerler kana kana içtikleri ayranı kaplarına koysalar bile oluktaki ayran bitmez. Sonrasında bir askerle Kırmızı Ebe arasında şu konuşma geçer:

-Doldurun Gazilerim,
-Doldur Ana.
-Doldurun yavrularım
-Ana, dolu.

Yaşan bu olay Sultanın kulağına gider. Bu durum karşısında şaşıran Alaaddin Keykubat, Kırmızı Ebe'yi huzuruna çağırdığı vakit, ebenin kerametinden çok etkilenir. Buradaki araziyi Kırmızı Ebe'ye tahsis eder. Anadolu kelimesinin doğuşuna vesile olan Kırmızı Ebe Türbesi'ni Kızılcahamam'da ziyaretlerinize mutlaka dahil etmenizi öneririz.

Mogan Gölü

Ankara'nın Gölbaşı ilçesine bağlı Mogan Gölü, neojen arazisinde oluşmuş ve yükseltisi 972 m'dir. Tektonik bir olukta yer alan göl, birkaç tane akarsuyla beslenir ve Eymir Gölü ile de bağlantılıdır. 

2008 yılında Mogan Gölü'ne Kızılırmak'tan su verilmiş ve göl suyunun oksijenlenmesi sağlanmıştır. Nesli tükenmekte olan kuşlar yavrulama mevsimini, gölün yanında bulunan ve aynı ismi taşıyan Mogan Parkı'nda geçirir. Gölbaşı denildiğinde akla ilk gelen gezi yerlerinden biri olan Mogan gölü; ilginç oluşumuyla, çevresindeki kamu kuruluşlarına ait dinlenme tesisleriyle ve halka açık plajlarıyla gezilip görülmesi gereken iç açıcı bir yer. Siz de bu doğa harikası yere gidip, geziniz sırasında yaşadığınız anları fotoğraf kareleriyle ölümsüzleştirmeyi unutmayın.

Kocatepe Camii

Ankara'nın en görkemli ibadet mekânıdır Kocatepe Camii. İsmini, bulunduğu Kocatepe semtinden alır. 

Caminin mimarı Hüsrev Tayla ve Fatih Uluengin'dir. 1967 yılında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından inşa edilmiştir. 1987 yılında ise yapımı tamamlanıp ibadete açılmıştır. 

Kocatepe Camii, 4 minaresiyle Selimiye Camii'ni andırır. Merkezi kubbe ve yarım ay kubbeleriyle ise Sultanahmet Camii'ni… 

Mimarisinin yanı sıra mermerden özel süslemelerle yapılan beyaz minberi de dikkat çeken detaylar arasındadır. Bayram sabahları, Cuma namazları başta olmak üzere sürekli kalabalık bir cemaat görmek mümkündür. 

Ankara tatiliniz sırasında Kocatepe Camii'nin semtin içinden yükselen mimarisine ve mistik atmosfere sahip olan iç dekorasyonuna mutlaka şahit olmalısınız.